Sosyal Medya

Makale

Halkımız, fir’avunluk önünde başeğmiyeceğini gösterdi

Miladî -19. Asır’da, ‘Sanayi Devrimi’nden sonra bozulan sosyal denge ve ortaya çıkan yeni sosyal ihtiyaçlara çözüm arayan çevrelerin geliÅŸtirdiÄŸi ‘populist / narodnik / halkçı’  hareketler, vahÅŸi kapitalizme yaÄŸdanlık durumuna gelen hristiyanî çevrelere tepki olarak, genelde kilise ve din karşıtı idi ve o günlerin tedavüldeki güçlü çözüm önerisi ‘marksizm’ de esasen, din’in, halkların afyonu olduÄŸunu, halkı uyuÅŸturduÄŸunu söylemekteydi. 

Bu durum, bizim toplumumuza da, ‘halkçı hareketler’e kuÅŸku ile bakılması anlayışını getirdi.

Bu, tamamen yanlışlanamazdı da.. Çünkü, inanç, iki tarafı keskin kılıç gibi, her yönde  kullanılabilirdi. DireniÅŸ, qıyâm ve mücadele yönünde de, teslimiyet ve meskenet yolunda da..

‘Zulüm ve zâlim ne kadar güçlü olursa olsun, size itaat etmek düşer; o zâlimlerin karşılığı Cehennem odunu olmaktır.’ gibi sözleri, bir Ä°slamî kural gibi telkın edenler olmadı mı, asırlarca?

30 sene öncelerde, Kuba’nın ünlü marksist lideri Fidel Castro kendisini ziyaret eden bir müslüman hey’et’e, ‘Ben din düşmanıyım derken, bildiÄŸim dinle ilgili olarak konuÅŸuyorum. 1890’larda ülkemizi iÅŸgale gelenler, kardinallerle birlikte hareket etmiÅŸler ve halk onların uyuÅŸturucu telkınlerinin esiri olmuÅŸtu. Sizin anlattığınız Ä°slam ise, anlıyorum ki, bir toplumu zâlimlere karşı harekete geçirebiliyor. Ama, bizim ülkemizde müslüman bir halk yok ki..’ demiÅŸti.

***

7 AÄŸustos günü Ä°stanbul- Yenikapı’da yapılan ve 5 milyona yakın insanın katıldığı miting, bir müslüman halkın zulme karşı direniÅŸ gücünü net ÅŸekilde gösterdi. Sadece o meydanda deÄŸil, oraya yetiÅŸemeyen ve Aksaray Meydanı’nı da kaplayan ve hattâ metrolarda, tıkanmalar yüzünden, o boÄŸucu sıcakta, sırılsıklam kan-ter içinde kalan milyonlar da vardı ve onların dillerindeki hâkim söz,  ‘Allah’u Ekber ve Lailahe illallah..’ idi. Bu ibareler, ‘müslümanın fir’avunluklar önünde baÅŸeÄŸmiyeceÄŸi ve kötülüklerin kölesi olarak yaÅŸayamıyacağı’nın bir niÅŸanesi olarak, bir ‘özgürlük manifestosu’ olarak yükseliyordu, hançerelerden..

***

Emperyalist dünya da bugün, 15 Temmuz’daki barbar darbe teÅŸebbüsünün en ağır neticesinin Türkiye toplumundaki Ä°slamcı akımları daha bir güçlendirmesi olduÄŸunu söyleyip hayıflanmıyor mu? Ki, bu zamana kadar bunca darbelere boyun eÄŸmiÅŸ ve nice sevdiklerinin yok ediliÅŸini görmüş ve sessizce seyretmiÅŸ bir halkın dilindeki hâkim söylem, o ilk saatlerden itibaren, ülkenin bütün meydanlarındaki yüzbinlerin, milyonların aÄŸzından, günlerdir, ‘Allah’u Ekber!’ ve ‘Lailaheillallah’dı ve bu söz, mânâsı bilinmeksizin söylenen bir söz olmayıp, o hassas noktada artık, ölümü göze almış ÅŸuûrlu kitlelerin, ‘Ölüm geldiyse hoÅŸgeldi..’ diyerek, ölümün eÅŸiÄŸindeyken dünyaya bıraktıkları -deyim yerindeyse- son bir ‘ses DNA’sı ÅŸeklindeydi.

***

Hattâ, o yüzbinler, bütün ÅŸehirlerde, hemen hiç bir güvenlik tedbiri olmadığı halde, geceler boyu, tek bir olumsuzluk ve karışıklığa fırsat vermeden, dünyaya kendi hakikatlerini haykırmışlardır. (O kadar ki, on yıllardır, materyalist, laik, solcu veya cinsî sapık grupların hattâ bir nevî tapınma mekanı olarak bildikleri Ä°st.-Taksim Meydanı’nın geceler boyu ‘Allah’u Ekber’ ve ‘Lailaheillallah’ feryadlarıyla yıkanması karşısında, bazı gençler latife olarak, ‘Taksim Taksim olalı, böyle zulüm görmedi..’ diyorlardı.)

***

Evet, onyıllardır halkçı hareketlere , müslüman camianın kanaat önderleri arasında genelde soÄŸuk bakılırken, bugün, halk gücünün, beÅŸer planındaki en büyük gücümüz ve bunun da ilahî bir nasib olduÄŸunu idrak ettik.

Müslüman halkımız, 15 Temmuz’dan beri, -arkasından kimse gelmese bile,  doÄŸru olduÄŸuna inandığı yoldan geri dönmeyeceÄŸine inandığı ve arkasından gidebileceÄŸi - liderini bulmuÅŸ ve dünyayı hayrete düşürecek derecede, bir askerî gücü ve isyanı ‘Allah’u Ekber’ sadâlarıyla etkisiz hale getirmiÅŸtir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.